Türkiye Firma Rehberi : Sektörel Dizin | Giriş Yapın veya kayıt olun firmanızı ekleyin...


Yorulan bedenin ve dimağın bu yaşlarda rahat ve huzurlu yaşamak hakkı olduğunu, ancak ; erkil aile yapısını bozan yaşam şartlarını dikkate aldığımızda, büyük şehirlerde çalışma, geçinme şartlarının zor oluşu, şehir sitresinin insanların sağlıkları üzerindeki eksi tesirleri, evli insanların çalışma zorunluluğu ve yaşlılık hastalıklarının ortaya çıkması sonucu yaşlıların beslenme ve sağlık kontrollerinin takibini zorlaştırdığı, ev dışındaki sosyal hayattan bağlarının koptuğu yaşıtları ile diyalog imkanlarının olmadığı gerçeğini ortaya koymuştur. Bu konu ile ilgili olarak daha detaylı bilgi vermek gerekirse ; yaşlı insanların metebolizmaları daha sağlıklı ve hafif yemekleri günde en az altı defa almaları gerektiği halde evde bu imkanları bulmaları çok zordur. Yaşlılıkta artan tansyon, şeker, kalp rahatsızlıkları gibi sürekli takibi gereken hastalıkların evde takiplerinin zaman ve maliyet açısından ne kadar zor olduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Aktif hayattan pasif hayata geçen yaşlıların pisikolojik durumlarının sıkı takibi gerekmekte yukarıda ifade edilen diğer şartlar neticesinde bu da evde pek mümkün olmamaktadır. Doktor takibi ise yine evde maliyeti zor olmaktadır. Vücut ve genel temizliklerinin muntazaman yapılmaları yine diğerleri gibi zor şartlar altında yapılmaktadır. Bütün bu sıkıntıların 5 yıldızlı otel konforunda hizmet veren, şehir merkezinde, yeşillikler içerisinde, boğaza nazır bir köşkün dizayn edilmesi, tüm teknik imkanların bulunduğu ve kadrosunda Sosyal Hizmetler Uzmanı, Dahiliye Uzmanı, Nörolog, Uzman Psikolog, Hemşire /Sağlık Memuru, Aşçı, Yaşlı Bakıcıları, temizlik elemanları v. b. personelin sevgi ve saygı esasına göre davrandığı bir huzurevinde çok rahatlıkla çözüldüğü kanaatindeyim. Huzurevi hizmetinin geçmişini incelediğimizde devlet ve özel huzurevlerinde meydana gelmiş olan birkaç münferit olayın medyaya yansıdığını görmekteyiz. Medyaya yansıyan bu münferit olaylar, medya tarafından reyting malzemesi olarak kullanıldığından toplumda huzurevi ve huzur evi hizmetine karşı olumsuz bir bakış açısı oluşmuştur. Bu olaylardan dolayı toplumumuz huzurevlerini yaşlıların terk edildiği, itilip kalkıldığı, kötü muamelenin yapıldığı yerler olarak görmeye başlamıştır. Yaşlı yakınları bu toplum pisikolojisi ile yanlış bir şekilde düşünmeye terk edilmiş ve huzurevlerinden korkar bir hale getirilmiştir. Günümüzde devletin kurumları modern tesisler haline getirilmiş, özellikle özel sektörün bu alana girmesi ile tamamen şeffaf ve konforlu hizmet veren yerler olarak toplum hayatına huzurevi huzurevi girmiş ve birbirleriyle rekabet eder hale gelmişlerdir. Devletin geçmiş yıllardaki huzurevlerine bakış açısı her ne kadar değişmiş isede mevzuat ve altyapı olarak bu konuda hala çok yetersiz olduğunu özellikle ticari bir kuruluş olan özel huzurevlerinin aynı zamanda birer sosyal kuruluşlar olduklarının algılanmadığı, bu eksikliğin bir an önce telafi edilip olaya bu boyutta bakmak gerektiği kanaatindeyiz. Bu anlayışın değişmesi huzur evi sektörüne ne fayda getirecektir sorusuna cevabımız ise şu olur. Bugün tamamamen bir fabrika gibi elektriği, suyu, gazı işyeri tarifesinden ödenen, ssk ve vergilerden de aynı gözle bakılan, KDV oranı %18 olarak uygulanan bir işyerinde maliyetlerimiz yükseltmekte, zaten düşük olan emekli maaşları nedeniyle, emeklilerin bu hizmetlerden faydalanmalarını engellemektedir. AB sevdasının alıp yürüdüğü ülkemizde gelişmiş Avrupa ülkelerine baktığımızda ise şartların çok daha farklı olduğu, emekli maaşlarının genelde huzur evleri maaşlarının genelde huzurevlerini karşıladığı, karşılamama durumunda ise eksik kalan kısmının devletin bütçesinden finanse edildiği görülmektedir. Bu durum ise tabiki yaşam süresini uzatmaktadır. Ama bunun yanında Huzurevleri ile ilgili mevzuatı düzenlemek üzere eksikleri olsada 1997 yılında bir yönetmelik hazırlanmış ve bu yönetmelik yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle huzurevinin yer seçimi, dizaynı, teftişi, personelin seçimi ve istihdamı ilgili konulara açıklık getirilmiştir. İstanbul un yapılaşması ile ilgili problemlerden dolayı şehir merkezlerinde aranan vasıflarda yer bulma problemi yaşanmaktadır. Bunun sonucunda da beton bloglar arasında birçok huzur evi uygunsuzca faaliyette bulunmaktadır. Yukarıda verilen açıklamalarda izah edilmeye çalışılan sebeplerden dolayı bugün itibariyle artık kültür düzeyi yüksek insanlarda huzurevi ile ilgili o yanlış kanaatler yok olmaya başlamış ve toplumumuzda huzurevlerine talep artmıştır. Bu artış özellikle 65 yaş altında daha yoğun bir şekilde görülmektedir. Toplumumuzda huzurevinin altarnatif olarak görünen evde bakım hizmeti ile huzurevi hizmetinin mukayese edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Yaşlılar genel itibariyle geçmişe bağımlı yaşamak istediklerinden ve kendi özel eşyaları onlar için çok değerli olduğundan dolayı yeni yerlere adaptasyon sıkıntısı çekmektedirler. Evde bakım hizmeti bu nedenlerden dolayı bir avantaj olarak görülmektedir. Bu nedenle evde bakımda bu sıcaklık onlar için bir avantaj olarak görülmektedir. Bu tespiti yapabilen huzurevi işletmecileri huzurevlerini bu doğrultuda tefriş edilmekte oda renklerini ve mobilya renklerini farklı seçmekteler. Evde bakımın avantajlarından bahsederken dezavantajlarını da ifade etmekte fayda görmekteyim. Bunu şöyle izah edelim yaşlılarımızın yaşlılık hastalığı varsa ve evinde sürekli onunla ilgilenecek bir yakını yoksa o yaşlının metebolizmasına uygun yemeklerin yapılıp en az günde 6 defa yedirilmesi, vücu ve genel temizliklerinin muntazaman yapılması sürekli doktor kontrolünde takip edilmesi, psikolojik desteğin sağlanması, her zaman ve hem de organizasyon olarak oldukça zor olup, maliyet olarak ta huzurevi maliyetinin çok çok üstündedir. Ayrıca akranları ile yaşamanın vermiş olduğu hazdan mahrum kalarak sosyal ve kültürel aktivitelere katılmamaktadırlar. Huzurevlerinin fiziki ve teknik şartlarından bahsettik. Ancak unutulmaması gereken ve bence en önemli faktörlerden biriside mekanların sevgi ve saygı ile doldurulması olayıdır. Mekanlar altından yapılmış olsada ve dünya da mevcut son teknoloji ile doldurulmuş olsa dahi yaşlılar yaşlılar yaşadıkları yeri bir aile ortamı olarak görmezlerse o mekanın o insanlara verebileceği çok şeyin olmadığı inancındayım. Bunun için bu tür işletmelerde işetmeci ve çalışan personel ile ilgili olarak özellikle piskolojik yapının çok ciddi bir şekilde incelenmesi ve irdelenmesi gerektiği kanaatindeyim. Biz toplum olarak pek fazla alışık olmadığımız huzurevi ile bakımevi hizmetini birbirinden ayırmakta sıkıntı yaşıyoruz. Huzurevinde kalma şartları ile ilgili yönetmelikle ifade edilen 55 yaşından yukarı, bulaşıcı hastalığı ve madde bağımlısı olmayan, kendi ihtiyaçlarını kendisi görebilen yaşlıların kalabileceği yerler olarak tarif edilmekte, bakımevlerinde ise kendi ihtiyaçlarını kendisi göremeyen yaşlıların kalacağı yerler olarak tarif edilmektedir. Bilinçli bir toplum olmayışımızın ve son dakikaya kadar sağlığımızın ve diğer değerli mevcutlarımızın değerini bilmediğimiz için olaya farklı bir bakış açısı ile bakmakta bakımevi yaşlılarımızı huzurevimize yatırmaya kalkmaktayız. Komşularımız, akrabalarımız bize ne der düşüncesiyle sağlığında yaşlılarımızı bu tur hizmetlerden mahrum eden düşünce yapısı nedeniyle işletmeciler ve huzurevleri sıkıntı yaşamaktadır. Devletin huzurevi sistemini teşvik etmediği ve desteklemediği müddetçe gelişmiş ülkelerde görülmeyen ama bizim ülkemizde izve köşelerinde ölüme terk edilmiş, her bir parkta bankalarda yatan, kışın soğuklarda sokaklarda donan, insanları insanlığından utandıracak manzaralarla daha sık karşılaşacağımızın bilinmesini ve bu sorunun altını çizmek gerektiğine inanıyorum. Tüm yaşlılarımızın ellerinden öpüyor, sağlıklı mutlu nice yıllar diliyorum Saygılarımla. . .
Adresimiz : Beylerbeyi Küplüce Yolu Sokak No :52 Beylerbeyi - ÜSKÜDAR- İSTANBUL